Geçen gün oturma odasında kitap okuyordum ki 3 yaşındaki oğlum River üzerinde ışıltılı payetler olan bir elbiseyle kapıdan içeri girdi. "Baba, süper kahraman kıyafetime bak!!!"
Bu kıyafeti karımın yirmili yaşlarından beri görmemiştim. Nereden ve nasıl bulduğu beni aşıyordu.
"Harika bir takım, Riv!"
Onun parlak mavi gözlerine bakarken, evrenin bana yollayabileceği en büyük öğretmenden bir şeyler öğrendiğimi anladım. Onun güzel ve meraklı hayatının tüm yönlerini merak ediyorum. Dünyayı sınırsız bir vizyonla görüyor, başkalarının beklentileri tarafından sınırlandırılmadan ilgisini çeken her şeyi kurcalıyor ve dürtüyor.

Onun saf ruhuna bakarken, "Erkekler sadece kamyonlarla oynamalı, bebeklerle değil" veya "Kızlar her zaman en çok pembeyi sever" gibi şeyleri ilk duymaya başladığımda kaç yaşında olduğumu hatırlamaya çalışıyorum. Bu ince kültürel beklentiler otuz yıl önce çok normal görünüyordu, ancak şimdi kendim ve ailem için hayal ettiğim hayatta yerleri yok.
Görüşlerimiz ne zaman bu kadar katı hale geldi?
Amazon'un şamanik şifa geleneklerinde, içimizde var olan eril ve dişil güçler arasındaki uyumlu denge ihtiyacına güçlü bir vurgu yapılır. Törenlerde ve diğer şifa ayinlerinde, fiziksel ve zihinsel hastalıklar genellikle bu iki ilahi arketipten biriyle yaptığımız uzlaşmalara dayandırılır.

"Gerçek dişil, kişinin sezgilerine ve kalbine güvenmesine dayanan derin bir bilgelik getirir. Tutkulu, yaratıcı ve hayat veren bir güçtür. Gerçek dişil, tüm yaratılışın derin bir içtenlikle beslenmesini ve geleneklerin bir nesilden diğerine aktarılmasını destekler."

"Gerçek eril, kibir olmadan güven; kontrol etme ihtiyacı olmadan rasyonel düşünme; savaş arzusu olmadan onur ile karakterize edilir. Sürekli değişen bir dünyada istikrar, güç ve cesaret sağlar."
- Arkan Lushwala, Yerli Lider ve Seremonist

İkili ruhun bu kozmik dansı sadece Güney Amerika'nın tropik bölgelerinde bulunmaz, Hinduizm'den Geleneksel Çin Tıbbına ve Afrika'nın Mossi ve Ba-Huana kabilelerine kadar dünyanın dört bir yanındaki birçok kadim bilgelik geleneği tarafından benimsenmiştir.

Batı Jung inancına göre her birimiz, içinde yaşamak için doğduğumuz fiziksel bedenin tam tersi olan cinsiyet özelliklerini taşırız. Carl Jung, eğer içimizdeki eril ve dişil (animus ve anima) ile gerçekten dengede olursak, hayatımızın her alanında dengeli olacağımızı söylemiştir.

Törende yaptığım şifalandırmanın çoğu, bu iki gücü yeniden bir araya getirmeye ve bu yaşamda yürürken her ikisini de nasıl tutacağımı öğrenmeye odaklandı. Kesin olan bir şey var ki, yaşlandıkça bu tür dengesizlikleri çözmek çok daha zorlaşıyor.

Bu yüzden şimdilik oğlumun özgürce oynamasını izlemeye değer veriyorum. Süper kahramanı bugün sihirli pembe bir elbisenin içinde büyüyor ve yarının ne getireceğini görmek eğlenceli olacak. Ne olursa olsun, doğuştan gelen hakkının bir parçası olan düalist güçleri anlamasına yardımcı olmak için her zaman elimden geleni yapacağım.

Size bir soru - bu iki tamamlayıcı güçle nasıl ilişki kuruyorsunuz? İçinizde sadece birinin mi var olduğunu hissediyorsunuz yoksa her ikisinin de dengeli bir şekilde var olduğunu mu hissediyorsunuz?