Ünlü dövüş sanatları ustası Bruce Lee bir keresinde şöyle demişti:

"Çatlaklardan yol alan su gibi olun. İddialı olmayın, ama nesneye uyum sağlayın ve etrafında ya da içinden geçmenin bir yolunu bulacaksınız."
Bilgece sözler.
Bugünkü yazımızın onur konuğu suyun kendisi. Bardağınıza en iyi suyu aldığınızdan nasıl emin olacağınız ve sağlığınız için neden bu kadar hayati olduğu konularına gireceğiz!
Çoğumuzun okyanus kıyısında yürümeyi neden bu kadar sevdiğini hiç merak ettiniz mi?
Araştırmalar, bir su kütlesinin yakınında ya da yanında yaşayan insanların yüzde 10 daha mutlu olduğunu göstermiştir. İngiltere'deki Exeter Üniversitesi'nden araştırmacılar, denizden bir mil uzakta yaşayan insanların anksiyete ve depresyon gibi ruh sağlığı bozuklukları yaşama ihtimalinin yüzde 22 daha az olduğunu tespit etti. Bu inanılmaz değil mi?
Bilim insanlarının deyimiyle bu "mavi alanlara" yakın olmak bile mutluluğumuzu artırıyor.
Deniz biyoloğu Wallace J. Nichols, "suyun etrafında hissettiğimiz ölçülemez huzur duygusunu" "mavi zihnimiz" olarak adlandırıyor.
Su bize çok şey verir ve öğretir - ancak günlük basitliği onu hafife almayı kolaylaştırır. Bununla birlikte, hepimiz biliyoruz ki susuz kaldığınızda soğuk, berrak su içmenin verdiği his gibisi yoktur. Ya da bunaltıcı bir günde kristal berraklığında bir göle dalmanın katıksız keyfi.

Suya ihtiyacımız var.
Gerçek şu ki, su olmadan sadece birkaç gün yaşayabiliriz - vücudumuz hayatta kalmak için suya bu kadar kritik bir şekilde ihtiyaç duyar. Diğer yandan yiyecek? Günde en az 1,5 litre su içtiğimiz sürece haftalarca yemek yemeden idare edebiliriz.
Ancak bazı uzmanlar, gerçekten gelişmek ve hayatımızı en iyi şekilde yaşamak için bundan çok daha fazla su içmemiz gerektiğine inanıyor - erkekler için günde 15,5 bardak (3,7 litre), kadınlar içinse günde 11,5 bardak (2,7 litre) su.

Suyunuzda Nelere Dikkat Etmelisiniz?

Saf, mineral bakımından zengin, temiz su vücudunuz ve zihniniz için inanılmaz faydalar sunar.

Suyun İyileştirici Gücü
Bu mucize sıvı sindirimi destekler ve besinleri vücuda taşır, bakterileri böbreklerden ve mesaneden dışarı atar, hücrelere oksijen taşır, ısımızı düzenler, kaslara enerji verir, organlarımızın işlevine yardımcı olur, eklemlerimizi ve omuriliğimizi yağlar ve yastıklar... liste uzayıp gidiyor!

Su bilimci Masaru Emoto da suyun bizi iyileştirebileceği gibi bizim de suyu iyileştirebileceğimize inanıyordu. Bu öncü düşünür donmuş su üzerinde araştırmalar yapmış ve suyun kendisine yöneltilen enerjik frekansları tuttuğunu ve bunlara yanıt verdiğini bulmuştur.

Emotu'nun çığır açan araştırması, suyun bilgiyi kopyalama ve aktarma yeteneğine sahip olduğunu keşfetti. Şiddet içeren, nefret dolu mesajlara maruz kalan su, parçalanmış, orantısız kristaller oluşturma eğilimindeydi.

Ancak içtiğimiz suya sevgi dolu, minnettar titreşimler yönlendirdiğimizde, su buna simetrik, güzel desenlere dönüşerek karşılık veriyordu. Emotu, suyumuza bu olumlu niyetleri gönderdiğimizde, onu arındırmaya ve enerjik olarak dönüştürmeye yardımcı olabileceğimizi öğretti.

Ne kadar güzel bir düşünceyle bitirelim - bu inanılmaz sıvı bizi nasıl nemlendirip iyileştiriyorsa, biz de suyu iyileştirebiliriz. Benim için bu, su ve insanlar arasındaki kutsal ilişkinin bir kanıtıdır.

Öyleyse neden vücudunuzu - tapınağınızı - mümkün olan en saf, en kaliteli suyla nemlendirerek bu kutsal bağlantıyı onurlandırmayasınız?

Umarım yukarıdaki bilgiler tam da bunu yapmanıza yardımcı olur!